Yasin Suresi Nasıl Okunur?

Yasin Suresini dinlemek isteyenler aşağıdan mp3 dosyayı indirebilir.

Kuran Okumayı Nasıl Öğrenirim? (Videolu)

Kuran okumak artık çok kolay ! aşağıdaki videoları izleyerek hemen öğrenmeye başlayabilirsiniz.( videoları indirdikten sonra izleyebilirsiniz videolarda herhangi bir virüs yoktur bunun garantisi veriyoruz .)

Büyük Melekler Ve Vazifeleri

İnsanın kalbine doğruyu ve gerçeği ilham eden, namaz kılanlarla birlikte Fatiha Sûresi’nin bitiminde ‘amin’ diyen, her gün sabah ve ikindi namazlarında müminlerle birlikte olan, Kur’an okunurken yeryüzüne inen, ilim ve zikir meclislerini dolaşan ve müminlere rahmet okuyan melekler vardır. Kur'an ve hadislerin izahıyla büyük melekler ve vazifeleri şöyledir:

CEBRAİL: Vahiy getiren melektir. (Ruhu’l–Kudüs ve Cibril) de denir.

AZRAİL: Canlıların ruhlarını alır.(Allahın emriyle)

İSRAFİL: Allahü Teâlâ'nın iradesine uygun olarak kıyamet gününün meydana gelmesini ve tekrar öldükten sonra dirilişi sağlayan, bu işle ilgili olarak Sur denen bir şeyi üfürmekle görevlendirilmiş melektir.

MİKAİL: Tabiat olaylarını Cenab–ı Hakk’ın izniyle idare eden melektir.

HAMELE–İ ARŞ: Arşı taşıyan meleklerdir. Dört tanedir. Kıyamette bu sayı sekiz olacaktır.

KİRAMEN KÂTİBÎN: İnsanın amel defterini hazırlayan yazıcı meleklerdir. Sağdaki melek, sevabı hemen anında kaydeder. Soldaki melek ise, bir günah işlendiğinde, tövbe ve istiğfar edilmediği takdirde, o günahı aynen tespit eder. Kıyamet günü hesap bu meleklerin tespitlerine göre olacaktır. Bu meleklere “Hafaza” melekleri de denir. İyi ve kötü her yapılanı gözetip hıfz etmek ve korumakla görevli melekler.

MÜNKER VE NEKİR: Ölen ve kabre konan kimselere “Rabbin kim, peygamberin kim, dinin ne?” gibi sorular soracak olan meleklerdir. Kabre konan her insan, hangi milletten ve hangi dili konuşursa konuşsun, meleklerin bu sorularını anlayacak, mü’min ise “Rabbim Allah, peygamberim Muhammed (sas), dinim İslâm, mü’minler kardeşimdir, diye cevap verecek ve o andan itibaren kabir, cennet bahçelerinden bir bahçe olacak ve melekler de kendisini kutlayacaklardır. Kâfir ise, bu suallere cevap veremeyecek, kabir onun için bir azap yeri olacaktır.

Namazda Okunan Dua ve Sureler Okunuşları

Kur'ân-ı kerîmi aslından okuyamayanlar için , ezberlemede kolaylık olması bakımından sûre ve duâların okunuşları latin harfleri ile yazılmıştır. Ancak sûre ve duâları, kendi kendine lâtin harflerinden doğru olarak öğrenmek mümkün olmadığından, buradan ezberledikten sonra, bunları iyi bilen birinin ağzından, yanlışsız olarak öğrenmek gerekir. Namaz sûrelerinin mânâsı bozulacak şekilde yanlış okunması, namazın bozulmasına sebep olabilir.


Sübhâneke --- dinle mp3


Namazlarda ayakta iken okunur.


Okunduğu yerler:

1- Her namazın ilk rek’atinde, iftitâh tekbîrinden sonra,

2- Terâvih namazı dört rek’atte bir selâm verilerek kılınıyorsa, üçüncü rek’ate kalkıldığı zaman, Fâtiha'dan önce.

3- Cenâze namazında, birinci tekbîrden sonra.


Okunuşu:

Sübhânekellâhümme ve bi hamdik ve tebârakesmük ve teâlâ ceddük (ve celle senâük) ve lâ ilâhe gayrük.

"ve celle senâük" sadece cenâze namazında okunur. Diğer zamanlarda okunmaz.


Ettehıyyâtü --- dinle mp3


Okunduğu yerler:

Namazların her oturuşunda okunur.


Okunuşu:

Ettehıyyâtü lillâhi vessalevâtü vettayyibâtü. Esselâmü aleyke eyyühen nebiyyü ve rahmetullâhi ve berekâtüh, Esselâmü aleynâ ve alâ ibâdillâhis sâlihıyn eş’hedü enlâ ilâhe illellâh ve eşhedü enne muhammeden abdühû ve rasûlüh.


Allahümme Salli ve Allahümme Bârik


Okundukları yerler:


1- Bütün namazların son oturuşlarında Ettehıyyâtü'den sonra,

2- Cenâze namazında ikinci tekbîrden sonra.


Allahümme salli --- dinle mp3


Okunuşu :

Allahümme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ İbrâhime ve alâ âli İbrâhim. İnneke hamîdün mecîd.


Allahümme bârik --- dinle mp3


Okunuşu :


Allahümme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârekte alâ İbrâhime ve alâ âli İbrâhim. İnneke hamîdün mecîd.


Rabbenâ âtina --- dinle mp3


Okundukları yerler:

1- Namazlardaki oturuşlarda Allahümme salli ve Allahümme Bârik'ten sonra,

2- Kunut dûasını bilmeyen, vitir namazında onun yerine “Rabbenâ âtinâ” âyetini okuyabilir.

3- Cenâze namazında üçüncü tekbîrden sonra okunacak duâları bilmeyen, bunların yerine yine “Rabbenâ âtinâ” ayetini duâ niyetiyle okuyabilir.


Okunuşu:

Rabbenâ âtinâ fid’dünyâ haseneten ve fil’âhıreti haseneten ve kınâ azâbennâr birahmetike ya erhamerahimin.


Kunut Duâları: --- dinle mp3   kunut2 --- dinle mp3


Okunduğu Yerler : 

Vitir namazının üçüncü rek’atinde Fâtiha ve sûre okunduktan sonra eller yukarı kaldırılıp tekbîr alınır ve eller tekrar bağlanınca Kunut dûaları okunur


Okunuşu:

Allahümme innâ nesteînüke ve nestagfirüke ve nestehdîke ve nü’minü bike ve netûbü ileyk. Ve netevekkelü aleyke ve nüsnî aleykel-hayra küllehü neşsküruke ve lâ nekfüruke ve nahleu ve netrukü men yefcüruk.

Allahümme iyyâke na’büdü ve leke nüsallî ve nescüdü ve ileyke nes’â ve nahfidü nercû rahmeteke ve nahşsâ azâbeke inne azâbeke bilküffâri mülhıik.


Namazlarda okunan bazı sûreler (zamm-ı sûre):


Fâtiha Sûresi --- dinle mp3


Okunuşu:

Elhamdü lillâhi rabbil’âlemîn. Errahmânirrahîm. Mâliki yevmiddîn. İyyâke na’büdü ve iyyâke neste’în. İhdinas-sırâtal müstekîm. Sırâtallezîne en’amte aleyhim gayrilmagdûbi aleyhim ve leddâllîn.


Fil Sûresi --- dinle mp3


Okunuşu:

Elem tera keyfe fe’ale rabbüke bieshâbilfîl. Elem yec’al keydehüm fî tadlîl. Ve ersele aleyhim tayran ebâbîl. Termîhim bihicâratin min siccîlin. Fece’alehüm ke’asfin me’kûl.


Kureyş Sûresi --- dinle mp3


Okunuşu:

Liîlâfi Kureyşin. Îlâfihim rihleteşşitâi vessayf. Felya’büdû rabbe hâzelbeyt. Ellezî et’amehüm min cû’in ve âmenehüm min havf.


Mâûn Sûresi --- dinle mp3


Okunuşu:

Era eytellezî yükezzibü biddîn. Fezâlikellezî, yedu’ulyetîm ve lâ yehuddu alâ ta’âmilmiskîn. Feveylün lilmusallîn. Ellezîne hüm an salâtihim sâhûn. El-lezîne hüm yürâûne. Ve yemne’ûnelmâûn.


Kevser Sûresi --- dinle mp3


Okunuşu:

İnnâ e’taynâkelkevser. Fesalli lirabbike venhar. İnne şânieke hüvel’ebter.


Kâfirûn Sûresi --- dinle mp3


Okunuşu:

Kul yâ eyyühelkâfirûn. Lâ a’büdü mâ ta’büdûn. Ve lâ entüm âbidûne mâ a’büd. Ve lâ ene âbidün mâ abedtüm. Ve lâ entüm âbidûne mâ a’büd. Leküm dînüküm veliye dîn.


Nasr Sûresi --- dinle mp3


Okunuşu:

İzâ câe nasrullahi velfeth. Ve raeytennâse yedhulûne fî dînillâhi efvâcâ. Fesebbih bihamdi rabbike vestagfirh, İnnehü kâne tevvâbâ.


Tebbet Sûresi --- dinle mp3


Okunuşu:

Tebbet yedâ ebî lehebin ve tebbe. Mâ agnâ anhü mâlühû ve mâ keseb. Seyaslâ nâren zâte leheb. Vemraetühû hammâletelhatab. Fî cîdihâ hablün min mesed.


İhlâs Sûresi --- dinle mp3


Okunuşu:

Kul hüvallâhü ehad. Allâhüssamed. Lem yelid ve lem yûled. Ve lem yekün lehû küfüven ehad.


Felâk Sûresi --- dinle mp3


Okunuşu:

Kul e’ûzü birabbilfelak. Min şerri mâ halak. Ve min şerri gâsikın izâ vekab. Ve min şerrinneffâsâti fil’ukad. Ve min şerri hâsidin izâ hased.


Nâs Sûresi --- dinle mp3


Okunuşu:

Kul e’ûzü birabbinnâsi. Melikinnâsi. İlâhinnâs. Min şerrilvesvâsilhannâs. Ellezî yüvesvisü fî sudûrinnâsi. Minelcinneti vennâs.


Âyet-el Kürsî --- dinle mp3


Okunuşu :

Allahü lâ ilâhe illâ hüvel hayyül kayyûm. Lâ te’huzühû sinetün ve lâ nevm. Lehû mâ fis-semâvâti vemâ fil erd. Menzellezî yeşfeu indehû illâ biiznihi. ya’lemü mâ beyne eydîhim vemâ halfehüm velâ yühîtûne bişey’in min ilmihî illâ bimâ şâe vesia kürsiyyühüssemâvâti vel erd. Velâ yeûdühü hıfzuhumâ ve hüvel aliyyül azîm.


Amener-Rasulu --- dinle mp3


Okunuşu : 

Amener resûlü bimâ ünzile ileyhi mir rabbihî vel mü’minûn. Küllün âmene billâhi ve melâiketihi ve kütübihi ve rusulihi; lâ nuferriku beyne ahadin mir rusulih. Ve kâlu, semi’na ve etâ’na, gufraneke rabbena ve ileykel masiyr.Lâ yukellifullahu nefsen illâ vüs’aha, leha ma kesebet ve aleyha mektesebet. Rabbena lâ tuahizna innesiyna ev ahta’na. Rabbena ve lâ tahmil aleyna isran kemâ hameltehu alelleziyne min kablina. Rabbenâ ve lâ tuhammilna ma lâ tâkatelena bihi. Va’fuanna, vagfirlena, verhamna. Ente mevlâna, fansurna alel kavmil kâfiriyn.

Kahvenin Yararları Ve Zararları Nelerdir?

ZARARLARI

Yüksek tansiyon : Edinburgh Üniversitesi uzmanlarının yaptığı bir araştırmayla, kahvenin tansiyona olan etkisiyle ilgili görüşler yeni bir ivme kazandı. Düzenli olarak günde dörtbeş bardak kahve içenl
er üzerinde yapılan araştırmalarda kandaki basınç, yani tansiyon hızla yükseldi. Yapılan testlerde, yüksek miktarda kahve tüketiminin tansiyonu hızla yükselttiği görüldü.

Kalp : Aşırı kahve tüketimi kalbin ritmini olumsuz yönde etkiliyor. Kahvenin içerdiği kafein fazla tüketildiğinde, kalpte ritim bozuklukları meydana gelebiliyor. Düzensiz kalp atışları ve kalp çarpıntısına neden olabiliyor. Doktorlar özellikle kalp hastalarının sınırlı miktarda kahve içmelerini tavsiye ediyor.

Mide : Kahve, ülseri tetikliyor ve midenin asit salgılamasını uyarıyor. Bu nedenle mide hastalarının günde 2 fincanı geçmemeleri gerekiyor

Şeker hastalığı : Amerika'da yapılan araştırmalarda, yemek zamanlarında yükselen kan şekeriyle birlikte tüketilen kahvenin şeker hastalığını olumsuz yönde etkilediği ortaya çıktı. Uzmanlar şeker hastalarının da kahveyi sınırlı tüketmesini öneriyor.

Su kaybı : Uzmanların bir kısmı kahvenin vücutta sıvı kaybına neden olduğunu savunurken, bir kısmı da bu kaybın önemsiz derecede az olduğunu savunuyorlar. Fakat yine de ağır basan görüş diğer kafeinli içecekler gibi kahvenin de vücutta su kaybı yarattığı yönünde.

Doğurganlık : Günde üç fincan veya daha fazla kahve içmek, kadının doğurganlık oranını azaltıyor. Çünkü aşırı miktarda kafein tüketimi yumurtlamayı olumsuz etkiliyor. Brezilya'da bulunan Sao Paulo Üniversitesi uzmanlarının yaptığı araştırmalarda ise her gün düzenli olarak kahve içen erkeklerin içmeyenlere oranla daha güçlü spermleri olduğu kanıtlandı. Kafeinin spermin üzerinde uyarıcı etkisi olduğunu savunan uzmanlar, bunun merkezi sinir sisteminde de aynı etkiyi gösterdiğini iddia ediyorlar.

Hamilelik : Kafeinin anne karnındaki bebeğe zararlı olduğu biliniyor. Uzmanlar, hamile kadınların günlük kafein tüketme sınırlarının 300 mg ile sınıtlı kalması gerektiğini belirtiyor.

FAYDALARI

Kahve zararı kadar yararının olmasıyla oldukça kafa karıştırıyor. Örneğin; yeşil ve siyah çay gibi, kahve de antioksidanlar içeriyor. Bu da kansere yol açan hücrelerin çoğalmasını engelliyor.

Cilt : ABD'de yapılan bir araştırmada, kahvenin ve egzersizin güneş ışınlarının neden olduğu cilt kanserinden koruduğu ortaya çıktı. New Jersey’deki Rutgers Üniversitesi’nde yapılan araştırmaya göre, fiziksel egzersizle birlikte ölçülü kahve tüketimi, güneşin ultraviyole B (UVB) ışınlarının yol açtığı kanserojen etkileri ortadan kaldırabiliyor.

Safra taşları : Kadın vücudu erkeğe kıyasla iki kat daha fazla safra taşı üretiyor. Günde dört bardak kahve içen kadınların içmeyenlere oranla yüzde 25 daha az safra taşından şikayet ettiği kanıtlandı.

Beyin uyarımı : Kahve konsantrasyona yardımcı oluyor. Yapılan araştırmalarda, okul çağındaki çocukların az miktarda kahve ile süt içtiklerinde sabahki derslerinde daha başarılı oldukları görülüyor.

Parkinson : Yapılan bir araştırmada günde bir fincan kahve içen erkeklerin parkinson hastalığı riskinin yüzde 40’a varan oranlarda azaldığı ortaya çıkarılmıştır. Bununla beraber menopoz sonrası ostrojen terapisi gören kadınlarda kahve tüketimi Parkinson Hastalığı riskini arttırmakta...

Karaciğer : Kahve tüketmek özellikle siroz yüzünden oluşan karaciğer kanseri riskinin azaltılmasına yardımcı oluyor. Düzenli kahve içenlerin siroz gibi karaciğer rahatsızlıklarından daha az şikayet ettiği görülüyor.

Çocuklar Hangi Yaşta Televizyondan Ne Kadar Etkileniyor?

Çocukların çok fazla televizyon izlemesi hatta televizyona bağımlı hale gelmesi, ailelerin tedirgin olduğu bir konu ve nasıl bir sınır koyacaklarına karar vermiyorlar çoğu zaman. Çocuk, Ergen ve Aile Psikologu Sevil Yavuz, yaş dönemlerine göre çocukların televizyonla ilişkisinin boyutlarını ve çocuklara etkilerini anlattı.

0-3 yaş arası dönem
Bu yaş aralığı, çocukların beyin gelişiminin en kritik olduğu dönemdir. Bu yaştaki çocuklar televizyon izlerken televizyondaki her şeyi sünger gibi beyinlerine alırlar ve tepkisizdirler. Uzun süreli televizyon izleyen çocuklarda gelişim geriliği çok sık görülmektedir. Bazen anne, baba ve bakıcılar çocuklara yemek yedirmek için televizyonu bir araç olarak kullanırlar. Sadece yemek yerken bile bu yaştaki çocukların televizyon izlemesini doğru bulmuyoruz. En azından 3 yaşına kadar çocuk mümkün olduğunca televizyondan uzat tutulmalı, çocukla iletişim için aktif oyunlar oynanmalıdır.

3-6 yaş arası dönem
Bu dönemde çocuklar televizyonu isteyerek izlerler, çok sevdikleri çizgi filmler olabilir. Çocukların bu dönemde soyut düşünce becerisi gelişmediği için izledikleri görsellerden çok çabuk etkilenirler. Televizyon, 3 yaşa kadar çocuğun gelişimine zarar verir, gelişim geriliğine neden olur ve sosyal ve duygusal gelişimlerini, psikolojilerini daha fazla olumsuz yönde etkiler. Çocuklar izledikleri her şeyi taklit etmek ister. Mesela Süpermen gibi uçmayı deneyebilir çünkü hayal ile gerçeği ayırt edemezler. En masum çizgi film bile olsa çocukların çizgi film fanatiği olması, düzenli izlemesi doğru değildir.

6-12 yaş arası dönem
İlkokul çağı dönemidir ve çocuklar arkadaşlarıyla oynamak yerine televizyonu arkadaş edinirler. Uzun saatler televizyon izlemek için anne babalarıyla pazarlık ederler. İzin verilirse saatlerce televizyon izleyebilirler. Televizyon karşısında yemek yemek isterler.
Bu yaşta çocukların arkadaşlarıyla dışarı oyunları oynamaya, hareket etmeye, spor yapmaya ihtiyacı vardır. Çocuklarda artan obezitenin en büyük nedeni uzun saatler hareket etmek yerine televizyon karşısında abur cubur tüketmektir. Televizyonda izledikleri içeriğin etkisini tartışmaya gerek yoktur. Özellikle bu yaşlarda çocuklar bazı dizilerin fanatiği olup, güç, savaş, silah, öldürme temalı dizi kahramanlarını taklit ederler. Son yıllarda yapılan araştırmalar okullarda şiddet oranının çocukların televizyonda izledikleri şiddet içerikli filmlerle bağlantılı olduğu ortaya çıkmıştır.

12 yaş ve sonrası
Bu dönem ergenliğe tekabül ettiğinden aile ile ergen arasındaki ilişki için risk teşkil edecek bir durumdur. Bu dönemde çocuklara sınır konmadıysa, televizyonda ne izleyeceğine, ne kadar süre ile izleyeceğine karışılması ergenlik döneminde kritik olan iletişimin olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle anne ve babalar çocuklarının televizyon izlemeleri konusunda daha erken yaşlarda bilinçli davranılmalıdır.

Aileler nelere dikkat edilmelidir ?

• Çocuklar 0-3 yaşa kadar televizyondan uzak tutulmalı, 3 yaş sonrası ise eğitici yönü olmadığı taktirde gereksiz yere televizyon izlemesine izin verilmemelidir.
• 0-6 yaş döneminde mümkün olduğun televizyon karşısında az zaman geçirilmelidir. Örneğin arka arkaya 30 dakika yerine, 10 dakika, sonra 1-2 saat ara ile 10 dakika izletilebilinir. Çocuklar mümkün olduğunca kısa seanslar şeklinde televizyon izlenmelidir. Arka arkaya saatlerce televizyon izlemek çocukların bilişsel becerilerini de olumsuz etkileyebiliyor.
• Küçük çocukların izleyeceği çizgi filmlerin içerine dikkat edilmeli, şiddet içerikli filmler izletilmemelidir.
• Çocukların yaşına uygun çizgi filmler de olsa çocukların çizgi film fanatiği olmasına izin verilmemelidir. Özellikle Pepee, Kayu gibi masum görülen çizgi filmlerinde olumsuz etkileri olduğu unutulmamalıdır.
• Çocuğunuzu televizyon izleme yerine dışarı oyunlarına yönlendirin. Çocuğunuzun arkadaşlarıyla bir araya geleceği etkinlik fırsatı verin.

Ayva Tatlısı Tarifi Ayva Tatlısı Nasıl Yapılır?

Bugün ayva tatlısı yapmayı öğreneceğiz.

Malzemeler : 5 Adet ayva
6 Çay bardağı tozşeker
Arzuya göre kremşanti

Hazırlanışı : Ayvaları soyup, dip tarafından bir kapak kesin.
Bir oyma bıçağı ile çekirdek yataklarını çıkarın.
Bu işlemi yaparken ayvaların kararmaması için limonla ovun.
Ayvaları tencereye dizin.
Üzerine tozşeker serpin.
Ayva çekirdeklerini bir tülbent parçasına sarın ve tencereye atın.
Ayvaları yumuşayana dek pişirin.
Pişen ayvaları soğumaya bırakın.
Dilerseniz ayvaların içini kremşanti ile doldurup, servis yapın.

Aşure Tarifi Aşure Nasıl Yapılır?

Bugün aşure nasıl yapılır öğreneceğiz.

Malzemeler : 1 Su bardağı dövme
10 Su bardağı su
1 Su bardağı nohut
1 Su bardağı kuru fasulye
1 Su bardağı pirinç
1 Su bardağı bakla
1 Su bardağı kuru üzüm
2 Su bardağı tozşeker
5 Adet çekirdekleri çıkarılıp, doğranmış hurma
1 Tatlı kaşığı nişasta
1 Su bardağı gül suyu

Üzerine : Yarımşar su bardağı fındık
Yarımşar su bardağı dolmalık fıstık
Yarımşar su bardağı ceviz
Yarımşar su bardağı badem
Yarımşar su bardağı kuş üzümü
Yarımşar su bardağı bir miktar nar

Hazırlanışı : Öncelikle dövmeyi ayıklayıp, yıkayın.Akşamdan bol suyla bir kez kaynatıp, sabaha kadar bekletin.Nohut, fasulye ve baklayı da akşamdan ıslatıp, süzün.Yeniden su koyarak sabaha kadar bekletin.
Pirinci ayıklayıp, kaseye koyun.Su ilave edip, sabaha kadar bekletin.Sabah nohut, fasulye ve baklayı süzüp, yeniden su koyarak yumuşayıncaya kadar ayrı ayrı tencerelerde haşlayın ve kabuklarını soyun.Pirinci yıkayıp, süzün.Dövmeyi kendi suyuyla (suyunu çekmişse 10 su bardağı suya tamamlayın) ateşe koyup, yumuşayıncaya kadar haşlayın.Pirinci, şekeri, üzümü ve hurmayı ilave edin.Bir defa kaynayınca nohut, fasulye ve baklayı ekleyin.Karıştırarak koyulaşıncaya kadar pişirin.Nişastayı su ile ezip, bu karışıma ilave edin.Bir taşım daha kaynayınca gülsuyunu ekleyip, ocaktan alın.Kaselere pay edin.Soğuyunca üzerini fındık, ceviz, dolmalık fıstık, badem, kuş üzümü ve bir miktar nar ile süsleyip servis yapın.

Peynirli Poğaça Tarifi Peynirli Poğaça Nasıl Yapılır?

Bugün peynirli poğaça yapacağız.

Malzemeler : 3 Su bardağı un
Yarım paket margarin (125 gram)
Yarım su bardağı sıvıyağ
1 Su bardağı yoğurt
1 Çay kaşığı karbonat
1 Adet yumurta
1 Çay kaşığı tuz
1 Su bardağı ufalanmış beyaz peynir
Yarım demet maydanoz
Üzerine serpmek için çörekotu
Hamurun dinlendirilme süresi: 1 saat

Hazırlanışı : Margarin, sıvıyağ, yoğurt, tuz, karbonat, un ve yumurta akını derin bir kapta karıştırarak yoğurun.
Hazırladığınız hamurun üzerine nemli bez örtüp, 1 saat buzdolabında dinlendirin.Ayrı bir kabın içine maydanozları kıyın, beyaz peyniri ilave edin.Dinlenmiş hamurdan yumurta büyüklüğünde parçalar koparıp açın.İçlerine peynirli karışımdan yerleştirip, ikiye katlayın.Fırın tepsisini yağlayıp poğaçaları aralıklı olarak dizin.Üzerlerine yumurta sarısı sürün.Çörekotu serpip önceden ısıtılmış 180 dereceli fırında kızarıncaya kadar pişirin.

Sakat ve Özürlü Çocuklar Hakkında Bilmedikleriniz

1- Çocuk yapmak için beraber olmak normal cinsel beraber olmaktan farklı olmalıdır. eşlerin ikiside bunu isteyecek, ne yaptıklarının farkında olacaklar, arzulu ve sevgi dolu olarak bunu yapmalılar.
2- baba işden yorgun gelmiş ve zorla eşi ile beraber oluyor, sakat doğum ihtimali artıyor, baba biraz dinlenip uyuyup ondan sonra eşi ile beraber olmalı.
3- eşlerden biri istemediği halde diğeri zorla beraber olursa problemli doğum ihtimali artıyor.
4- erkek eşine zorla sahip olmaya kalktığı zaman, eşi isteksiz olduğu zaman problemli çocuk ihtimali artıyor. erkek eşini bu işe hazırlamalı ondan sonra beraber olmalı.
5- eşlerden biri hasta olduğu zaman çocuk yapmak için beraber olmamalı
6- eşlerden biri çok üzüntülü, çok sıkıntılı, kafası dalgın bu zamanda yine çoçuk yapmak için beraber olmamalılar, otistik çocuklar en fazla bu gruptan çıkıyor.
7- akraba evliliği zannedildiği gibi sakat doğumların tek sebebi değil, bunun gerçek sebebi kan uyuşmazlığıdır, zaten bunun şu an tedavisi var, bir iğne ile bu çözülüyor.

Aile İçi Şiddet Nedir Zararları Nelerdir?

Aile içi şiddette en ağır mağduriyeti yaşayan kadınlar ve çocuklardır. Toplumsal alana baktığımızda da aynı durum söz konusudur. Direkt şiddet mağduru oldukları gibi dolaylı şiddetin mağduriyetini de yaşamaktadırlar. Eğitim eşitsizliğinden, sağlık hizmetlerinden yararlanma şansına, ekonomik değerlere sahip olmaya vb. gibi tüm alanlar kadının ve çocuğun üzerindeki şiddetin izlerini taşır. Hep saklanan ve kolaylıkla uygulanan cinsellik alanı da unutulmamalıdır. Tüm bu değerlemelerin dışına çıkıp ŞİDDETİ ve NEDENLERİNİ kategorik olarak ele almaya çalışalım… 1. Biyolojik Nedenler: Biyolojik nedenler dediğimizde genel manada akıl sağlığı ile ilgili sorunlar tanımlanır. Şizofreni, akıl hastalıkları, kişilik bozuklukları (Örn: antisosyal kişilik bozukluğu) 2. Psikolojik Nedenler: Neden erkekler kadınları döverler? Çünkü bunu yapabilirler. Kadınlar fiziksel, psikolojik ve ekonomik açıdan güçsüzdürler. Bu şiddete karşı koyamazlar. Bu şiddeti uygulayan erkekler ne kazanırlar? Başarısızlıklarının ve hayal kırıklıklarının yolunu açarlar, duygusal baskının ortadan kalkmasını sağlarlar, istediklerinin karşılıksız ve itirazsız yerine getirilmesini garanti ederler. Kendilerine verilmiş “hakkı” kullanmanın doyumunu yaşarlar. 3. Sosyal Nedenler: Şiddet davranışı, toplumsal alanda, ailede, devlet ideolojisinde öğrenilen bir süreçtir. İlk öğrenme adresi çocuğun içinde büyüdüğü ailedir. Şiddet uygulayan kişilerin çoğu içinde şiddet aile de büyümüş olan ve şiddet uygulanmış kişilerden oluşur. Toplumun şiddeti doğal karşılayan algısı ve bunu her alanda yaşatır olması, bunun kuşaktan kuşağa geçişi de şiddeti besleyen bir başka olgudur. Bireysel iletişim beceriksizliği, duygu ve düşüncelerin yetersiz ifade edilişi, ifadeye izin verilmemesi, ikiyüzlü namus ve ahlak anlayışı, cinsel ayrımcı yaklaşımlar şiddetin sosyal nedenlerindendir. Tüm bu nedenler şiddeti haklı kılmaz. Kimseyi “hak” sahibi etmez. Aile içindeki şiddetin uygulama ve sonuçlarına göre tiplere bakalım… Fiziksel şiddet; darpa dayalı bu şiddet tipi aile içi şiddette en sık rastlanandır. Bedensel acı içerir, saçından sürükleme, bir obje ile dövme, tokat atma, zorla cinsel ilişkiye girme, yaralama ve ölüme kadar uzanır. Psikolojik (Duygusal) Şiddet; duygusal acı içerir. Kişinin benliği üzerinde izler bırakır. Öfkeli ses tonu, bağırma, aşağılama, özgürlüğünü kısıtlama, başkaları ile görüşmesini engelleme, aile bağlarını zayıflatma, küçük düşürme, giyiminden konuşma şekline hatta söylemek istediklerine müdahale etmeyi içerir. Ruh sağlığının bozulmasına, özgüven eksikliğine duygu durum bozukluklarına kadar uzanır. Ekonomik Şiddet; bu şiddet tipi kişinin özgüvenini sarsmayı, başarı tarihini engellemeyi “muhtaç” , “karar veremez” , “karşı koyamaz” hale getirmeyi içerir. İki türlü işler; istemediği hatta suçluluk duyacağı işlerde zorla çalıştırma ya da çalışma gelir sağlama özgürlüğünü elinden alma.

Kadına Yönelik Şiddet Hakkında Herşey

Şiddet; Dünyada insan yaşamının her alanında görülen, kimi zaman devlet eli ile kimi zaman gelenek/göreneklerle, kimi zaman ideolojik yapılanmalarla hatta sanatın da teşvik için kullanıldığı toplumsal sağlığı etkileyen bir olgudur. Desteğini “YAPABİLİRLİĞİ” hak görmekten alan bu eylem, mağdurlarının yaşam haklarını gasp etmektedir. Gücün ve iktidar sanrısının kötüye kullanımıdır. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) şiddeti; “fiziksel gücün veya iktidarın kasıtlı olarak bir tehdit ya da gerçeklik biçiminde bir başkasına uygulanması sonucunda maruz kalan kişide yaralanma, ölüm veya psikolojik zarara yol açması ya da açma olasılığının bulunması” olarak tanımlar. Bu tanıma bakarak ya da yalnızca içinde yaşadığımız toplumsal alana baktığımızda “şiddet”in çoğunlukla aile ortamında ve kadına yönelik olduğunu görülmekte, yapılan araştırmalar da bunu doğrulamaktadır. Aile; bireyin beslenme ve bakım ihtiyacını karşılayan, güven, sevgi ve şefkat duygusu veren, beden ve akıl sağlığını korumakla ve geliştirmekle yükümlü bir birim olarak tanımlanmıştır. Bu tanımlama ekonomik yapılanmayı da içermektedir. Tüm bu koruyup kollama alanı olarak kutsanan birimde her çeşit şiddetin yaşandığı, geliştiği ve uygulandığı odak olmaktadır. Bu şiddet odağı toplum tarafında “özel alan” olarak algılanmakla birlikte, inanmamayı ve inkarı seçenlerin sayısı da çoktur. Kimi kesimler ve kişilerce de “şiddet için haklılık nedeni” aranmakta, ne yazıktır ki; böylesi algı ve tutumla “AİLENİN KUTSALLIĞI” nın korunulacağına inanılmaktadır. “KOL KIRILIR YEN İÇİNDE KALIR” kolu kesmek zorunda kalırlar çünkü kol kagren olmuştur. Sosyolojik olarak ailenin toplumun en küçük ekonomik-politik-sosyokültürel birimi olduğu unutulmamalıdır. Özel alan toplumdan bağımsız bir alan değildir. Sınırlarını ve sorumluluklarını kanunun ve toplumsal genel geçer kuralların belirlediği bir birimde “özel” tanımının yeri ne kadardır tartışmak gerekir. İktidar ilişkilerinin sosyal kabulle nesilden nesile devredildiği aile ortamı demokratik insan ilişkilerine kapalı bulunmaktadır. Çocuğun da bu ortaklıkta bütün risklere tüm aile bireyleri kadar sahip olduğu göz ardı edilerek yöneten-yönetilen ilişkisi beslenmektedir. Ailedeki diğer bireyler olanla yetinmesi gerekenlerdir.