Keçiboynuzunun Faydaları Nelerdir?

- Nefes darlığına karşı çok etkili olan keçiboynuzu bronşları açar, göğsü yumuşatır ve göğüs ağrısını azaltır.
- Balgamı ve öksürüğü keser.
- Astımda faydalıdır.
- Akciğer kanserine karşı koruyucu etki gösterir.
- Mide ve bağırsak hastalıklarında faydalıdır.
- Sinirleri rahatlatır.
- Vücudu şişmanlatır ve kan yapar.
- Cinsel isteği ve gücü arttırır.
- İktidarsızlığa ve sperm azlığına karşı çok faydalıdır.
- Özellikle çocukların zeka ve kemik gelişimini destekler.
- Hafızayı güçlendirir ve dikkati arttırır.
- Kemik erimesini azaltır.

Adetin Gelmemesi Yada Gecikmesi (amenore)

Daha önce düzenli adet gören sağlıklı kadınlarda beklenen adetin görülmemesi gebelik yönünde önemli bulgulardandır.

Fakat amenore hiçbir zaman tek başına gebeliğin kesin olduğunu göstermez. Psikolojik ve sosyal şartlar, iklim ve yer değişiklikleri adetin aksamasına neden olabilir. Ayrıca ağır enfeksiyon hastalıkları veya diyabet, ve diğer bazı hormonal hastalıklarda da amenore vardır (Basedow hastalığı, miksödem, akromegali, Addison). Çocuk emziren kadınların %80′ inde amenore görülür.

Nadiren de olsa henüz hiç adet görmemiş puberte çağındaki bir çocukta, bir süredir menopozda olduğu bilinen kadında da gebelik olabileceği unutulmamalıdır.

Bunların aksine gebe olduğu halde adet gören kadınlar da vardır. Halk arasında buna "üste adet görme" denir.

Büyük Burnu Olanlara Müjde

Büyük burunlar vücudun enfeksiyon kapmasına neden olan toz parçacıklarını ve bakterileri solumamızı engelliyor. Araştırmacılar büyük burunların pislikleri içine yüzde 7 daha az çektiğini gösteriyor. Büyük burunlar aynı zamanda saman nezlesinin etkilerini de azaltıyor.

Pazartesi Sendromunu Tanımlar Mısınız?

“Pazartesi Sendromu” hafta sonu tatilinin ardından pazartesi işe/okula başlamakla ilgili isteksizlik ve mecburiyetin verdiği sıkıntı halidir. Ancak pazartesi sendromunu çözmek istiyorsa kabul edelim ki bu aslında pazartesi ile ilgili bir sorun değil, pazartesi sadece haftanın günlerinden biri… Bu günde karşılaşacaklarımız diğer günlerden çok farklı değil, ancak anksiyete uyandırıyor, bunun sebebi de pazartesi kelimesinin çağrıştırdıklarıdır. Birçok kişide sorumluluk duygusu, yeni gelen günün getireceği sorumlulukları ya da işle/okulla ilgili olumsuzlukları çağrıştırıyor olabilir. Örneğin; erken kalkmak, o gün yetişmesi gereken işler, teslim edilmesi gereken ödev… Genel olarak kişinin işiyle ilgili olumsuz ya da olumlu düşünce ve duyguları pazartesi sendromunun derecesini belirler.

Göz Renklerine Göre Karakteriniz

Siyah gözler: İhtiraslı, ateşli ve coşkuludur. Siyah gözlüler çok zaman kurnaz olurlar.

Kahverengi gözler: Diğerlerini düşünen, uysal ve uyumlu ruhların aynasıdır. Ama kahverengi gözlüler bazen sadakatsiz olurlar ve işler istedikleri gibi gitmeyince sinirlenirler.

Mavi gözlüler: Genellikle çevreleri tarafından çok sevilir. Zaten onlar da bunu bildikleri için çevrelerinin sevgisine ve takdirine çok bel bağlarlar. Üstlendikleri vazifelerine pek düşkün değildirler.

Yeşil gözler: İyi, isabetli bir karar verme ve kuvvetli kabiliyet göstergesidir. Biraz kinci ve son derece kıskanç olurlar.

Kurşuni mavi gözler: Şairane tabiatların, romantik huyların göstergesidir. Pratik işlerde başarılı olamazlar. Hayalci, dalgın bir hayat sürerler.

Koku ve Tad Alma Bozukluklarına Nasıl Tanı Konur?

Problemin ne zaman başladığı, hangi durumlarda ortaya çıktığı, ilaçlarla düzelip düzelmediği önemlidir. Burun içindeki havanın koku bölgesine gitmesini sağlayan durumlar genelde burnun endoskopik muayenesi ile belirlenir. Bazen özellikle sinüzitle ilgili film çekmek ya da alerjiyle ilgili testler yapmak gerekebilir. Eğer koku hücreleri ya da koku merkezi ile ilgili bir problem düşünülüyorsa genellikle bilgisayarlı tomografi ya da manyetik resonans (MR) çektirmek gerekir.

Koku ve Tad Alma Bozukluklarına Sebep Olan Nedir?

Koku duyusu 30-60 yaşları arasında oldukça keskindir. 60 yaşından sonra azalmaya başlar ve yaşlı insanların büyük bir kısmı koku alma yeteneklerini kaybederler. Ayrıca kadınların koku algılaması genel olarak erkeklerden daha iyidir. Bazı insanlar zayıf bir koku ve tat duyusuyla doğarlar fakat bunun dışında sık görülen bazı hastalıklar da burunda havanın koku bölgesine ulaşmasını engelleyerek koku kayıplarına sebep olurlar.

• Burun iltihapları: Nezle, grip, sinüzit
• Burunda et büyümesi ve kemik eğriliği
• Alerjik rinit
• Buruna yabancı cisim kaçması
• Burundaki tümör ya da diğer kitleler.
Ayrıca bazı maddeler (böcek ilaçları gibi bazı kimyasallar ya da bazı ilaçlar) ve tütün kullanımı da kokuları tanıma yeteneğini bozar ve tat duyusunu zamanla azaltır.

Koku ve Tad Alma Duyuları Nasıl Çalışır?

Koku ve tat kimyasal duyu alma sistemimize aittir. Koku ve tat almanın karmaşık süreci etrafımızdaki maddelerden salınan moleküllerin burun, ağız ve boğazdaki özel sinirleri uyarmasıyla başlar. Bu hücreler mesajları özgül koku ve tatların tanımlanmış olduğu beyne iletirler. Koku siniri hücreleri, bir gülün güzel kokusu ya da fırındaki ekmeğin kokusu gibi çevremizdeki kokularla uyarılırlar. Bu sinir hücreleri, burundan yukarı çıkan incecik bir doku yolda bulunurlar ve doğrudan beyinle bağlantılıdırlar.

Tat siniri hücreleri, tükürükle karışmış yiyecek ve içecekle etkileşirler. Ağız ve boğazın tat koncalarında kümeleşmişlerdir. Dilde görülebilen küçük yumruların çoğu tat koncaları içerir. Bu yüzey hücreleri tat bilgisini beyine mesajları yollayan yakın sinir liflerine iletirler. Genel olarak dört temel tat duyusunu algılayabiliriz: Tatlı, ekşi, acı ve tuzlu.

Tırnaklar ve Saç Ölümden Sonra Uzar Mı?

Saç ve tırnak uzaması oldukça karışık hormonel bir işlemdir ve bu bir kişi öldükten sonra devam edemez. Bu efsane, ölümden sonra cildin buruşmasından dolayı oluşan görünüşten dolayı çıkmıştır.

Beynimizin Sadece Yüzde 10'unu mu Kullanıyoruz?

Beynimizin en yüksek kapasitede çalışmadığı fikri pek de mantıklı değildir. Indiana Universitesi Tıp Fakültesi'nde profesörlük yapan Carrol ve Rachel Vreeman'in İngiliz Medical Journal gazetesinde yayınlanan araştırmasına göre  “Farklı beyinler üzerinde yapılan araştırmalar sonucunda beynin herhangi bir parçasının pasif durumda olmadığı ortaya çıktı. Detaylı araştırma sonucunda beynin tümünün çalıştığı ortaya çıkmıştır.” Carroll'a göre bu fikir 19. yy'ın başlarında yılan yağı satıcılarının beyin gücünü arttırıcı ‘iksir' satmak için buldukları bir nedendi.

Hastanede Cep Telefonu Kullanmak Sakıncalı Mıdır?

Birçok hastanedeki bekleme odasında cep telefonunuzu kapatın işareti bulunsa da araştırmalar cep telefonlarının tıbbi cihazlara dikkate değer bir kötü etkisinin olmadığını ortaya çıkarttı. 2005 senesinde Mayo Clinic 16 tıbbi cihaz ve altı farklı cep telefonuyla 510 test gerçekleştirdi. Testin sonucu ise %1.2 gibi dikkate alınmayacak bir değerdi. 2007 senesinde yapılan araştırmaya göreyse cep telefonlarının ‘her zaman kullanıldığı gibi kullanıldığı sürece' bir etkisinin yok.