Zordur Kadın Olmak

Kalbin kırılır, umudun kırılır,Kolun kanadın kırılır, incinirsin.Ancak bütün parçaları yine sen toplarsın.Hep tek parça ve ayaktasın,Toparladığın yüreğinde çok şeyler taşırsın,Bütün kırıklara inat.

Mutluluğa Şikayetim Var Engeli

İnsan, kendini bir kez değersiz görmeye başladığında, elinde değerli olan hiçbir şey yok gibi gelir. İşte o zaman insan, sürekli şikayet etmeye başlar. Sağlığından, çocuğunun sağlığından, maddi durumundan, evindeki eşyalardan, karısından, kocasından, komşusundan, taksiciden… her şeyden sıkılır, hiçbir şeyden memnun olmaz, eleştirir, şikayetleri bitmez.

Sürekli şikayet etme davranışıyla kendini gösteren tutumlar, temelde narsistleşmiş benliğin bir oyunudur. En çok kendisinin acı çektiğini anlatmaya çalışan insan, narsist benliğini doyurabilmek için her olayın olumsuz tarafını görmek, şikayet edecek bir şeyler bulmak zorundadır.

Acıyla beslenen benliğinizi fark edin, zira hiç kimse size narsist bir benlikten daha fazla acı veremez.

Doğru İnsanı Bulamıyorum Diyorsanız Doğru İnsanı Bulmanın Yolları

Eğer bir ilişkiye “bu insan benim için ne yapabilir, bana ne verebilir, hangi fedakarlıklarda bulunabilir” diyerek başlıyorsanız hayal kırıklığı ve acı çok yakında gelecek demektir.
Çünkü hiç kimse bu dünyaya bizim ihtiyaçlarımızı karşılamak için gelmemiştir.

“Bizim kendimize veremediğimiz şeyi ilişkimiz bize veremez.”

Kendi hakkımızda ne düşünüyorsak bir ilişki bize onu verir. Eğer kendimizle ilgili olumlu duygular içindeysek bize karşı olumlu duygular hisseden insanlar bizi bulur. Eğer hep bizi üzen, yıpratan, terk eden, acı veren insanları buluyorsak bunun anlamı kendimiz hakkındaki fikirlerimizi gözden geçirmememiz gerektiğidir.

“Doğru insanı bulacağım”, “ruh eşime kavuşacağım” gibi efsaneleri bir kenara bırakın. Aşk ilişkilerinizi boş bir kutu gibi düşünün, içine koymadığınız şeyi alamayacağınız bir kutu. Aramayı bırakın. Kendinize, iyiliğinize, sorunlarınızı çözmeye, kendiniz için bir şeyler yapmaya odaklanın. Romantik aşk hayalini ve doğru insanı bulunca sorunlarınızın ortadan kaybolacağı inancından kurtulun.

Mutsuzluğunuzun sebebi henüz doğru insanı bulamamak değildir. Sizin için doğru olabilecek binlerce insan vardır. Bu insanlarla karşılaşmak için ihtiyacınız olan, içinizdeki doğruları fark etmektir.

Herşey Senin Yüzünden

Birisine “senin yüzünden” dediğiniz anda, aslında ona şunu demiş olursunuz: “Sen çok güçlüsün ve ben çok acizim. Her şey senin yüzünden başıma geldiğine göre, sen tüm bunları benim başıma getirmeye muktedirsin. Bense bunlarla yıkılabilecek kadar güçsüzüm”

Karşınızdakini suçladığınız sürece acizleşirsiniz. Yaşadığınız durumdan kurtulmak için sahip olduğunuz gücü giderek diğerine devredersiniz. Eğer biri yüzünden kötü duruma düştüğünüze inanır ve sürekli bunu dile getirirseniz, bu durumdan kurtulmak için elinizde hiçbir şans kalmaz.

Başınıza her ne sebeple, ne gelmiş olursa olsun, bu durumdan çıkarmanız gereken bir ders ve öğrendiğiniz dersle yapabileceğiniz bir şeyler mutlaka vardır. Suçlamak ve şikayet etmek yerine düşünmek ve harekete geçmek en iyisidir.

Büyümenin Zorluğu

Büyümek;
“Bu benim hayatım” diyebilmek demek.
Hayatınla ilgili tüm kararları verebilmek,
Bir iş yaparken kimseden izin almak zorunda olmamak, kimseye hesap vermemek, özgür olmak demek.
Ve yine büyümek;
İşler yolunda gitmediğinde kimseye suçu atamamak,“ama sana sormuştum, sen izin vermiştin” diyebilecek kimseyi bulamamak demek.
Aldığın kararların, yaptığın işlerin sonuçlarına tek başına katlanmak, “ben sana demiştim” cümlesini duymamak için, omzunda ağlayabileceğin sevdiklerinden kendini mahrum bırakmak demek.

Nihayetinde büyümek; yaşadığın hayatın tek sorumlusu olduğunu öğrenmek ve bu sorumluluğun paylaşılamayacağını idrak etmek demek.

Çocuk Olmanın Güzelliği

Çocukken elimizdekilerle mutlu olmasını becerebilmek güzeldi,

Sahip olduklarımızın bizleri çoğu kez havaya uçurabilmesi güzeldi,

Çocukluk umutları güzeldi,

Aslında şimdiki çocuklarla kıyaslandığına çok şeyimiz yoktu…

Bilgisayar,mp4,DVD, atarimiz, sepet sepet oyuncaklarımız yoktu…

Her çocuğun odası yoktu…

Yediklerimiz ve giydiklerimiz bu zamanla kıyas dahi edilmezdi…

Ama mutluyduk…

Stressiz bir hayata sahiptik…

Hayaller kurardık ve tüm hayallerin sınırlarını zorlardık.
Anne ve babalarımızın her zaman yanımızda kalacağını

Ve hep mutlu olacağımızı sanırdık.

Acaba yarın ne olacak diye bir sorunumuz yoktu…

Hiçbir şeyi umursamazdık.

Çıkarsız gerçek dostluklar kurardık.


Ve yaşanan bunca güzelliklere rağmen

Nedense hemen büyümek istedik.

Zaman neden çabucak geçmiyor diye üzülürdük.

Büyümeye olan özlemin sebebi neydi bilmiyorum.

Belki de büyüyünce özgür olacağımızı düşünüyorduk.

Ama bilemedik!

Büyüyünce hayatın derin karanlıklarının özgürlüğümüzü çalacağını,

Ve Çocukluktaki özgürlüğün tozlu raflardaki anılarda aranacağını…

Ve

Şimdilerde Günler haftalar ne çabuk geçiyor diye üzülüyoruz.

Tekrar küçük olmak istiyoruz.

Galiba büyüyünce çok şey kaybettik.

Elimizdekilerle mutlu olmasını beceremedik.

Daha çok istedik.

En önemlisi umutlarımızı kaybettik…


Ama o yıllara dönüş yok!

Hayat denen hiçliğin gölgesinde;

Kimi zaman normal nefes alarak,

Kimi zaman da suni solunumla var olma savaşı vererek

Daha da büyüyeceğiz

Türkiye Cumhuriyeti Nasıl Kuruldu?

Osmanlı İmparatorluğu'nda, ikinci Meşrutiyetin ilanından altı yıl sonra Birinci Dünya Savaşı başladı. 1914'te başlayan Birinci Dünya Savaşı'na dünyanın belli başlı devletleri katıldı. Dört yıl süren savaş sonunda bizimle birlikte olan devletler yenildi. Savaş kurallarına göre biz de yenilmiş sayıldık. Ülkemiz İngilizler, Yunanlılar, Fransızlar, İtalyanlar tarafından paylaşıldı.

Ulusuna inanan, güvenen Mustafa Kemal Paşa, 19 Mayıs 1919'da Samsun'a geldi. Erzurum'da, Sıvas'ta kongreler düzenledi. Mustafa Kemal Paşa "Tek bir egemenlik var, o da Milli egemenliktir. Ülkeyi yine ulusun kendi gücü kurtaracaktır." diyordu. Yurdun dört bir tarafından gelen ulus temsilcileri -milletvekilleri- 23 Nisan 1920 günü Ankara'da Büyük Millet Meclisi'nde toplandı. Meclis, Mustafa Kemal Paşa'yı başkan seçti. Mustafa Kemal Paşa'nın önderliğinde Büyük Millet Meclisi Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı başlattı. Bir yandan efeler, dadaşlar, seymenler bulundukları yörede düşmana karşı koydular. Öte yandan düzenli ordular İnönü'de, Sakarya'da, Dumlupınar'da savaştılar. Yurdumuz düşmanlardan kurtarıldı.

Cumhuriyet Nasıl Kuruldu?
İmzalanan Lozan Barış Antlaşması ile yeni bir devlet doğdu. Bu doğan devletin yönetim biçimi henüz belirlenmemişti.

İkinci dönem Büyük Millet Meclisi 11 Ağustos 1923'te ilk toplantısını yaptı. 13 Ekim 1923'te Ankara Başkent oldu. Atatürk ; düşmanın ülkeden atılıp sınırlarımızın belirlenmesinden sonra, çoktan beri tasarladığı cumhuriyetin ilanı üzerinde hazırlıklar yapmaya başladı. 28 Ekim 1923 akşamı yakın arkadaşlarını Çankaya'da yemeğe çağırdı. Onlara , "Yarın Cumhuriyet'i ilan edeceğiz." Dedi.

29 Ekim 1923 günü Atatürk, milletvekilleri ile görüştükten sonra taslağı hazırlanan cumhuriyet önergesi Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne verildi. Meclis önergeyi kabul etti.

Böylece ülkemizde cumhuriyet yönetimi kuruldu. Atatürk kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk Cumhurbaşkanı oldu. Cumhuriyet'in ilanı yurtta sevinç ve coşku ile karşılandı.

Cumhuriyet ; yurttaşların seçme ve seçilme hakkının olduğu bir yönetimdir. Ulus temsilcilerinin kabul ettiği yasalarla ülkenin yönetilmesidir. Cumhuriyet yönetiminde söz ulusundur. Cumhuriyet'i korumak, kollamak, yaşatmak her yurttaşın ödevidir.

Cumhuriyet böyle kuruldu

"Hariciye Vekili İsmet Paşa, 9 Ekim 1923 tarihli bir maddelik kanun tasarısını Meclis'e teklif etti. Altında daha 14 kadar kişinin imzası olan bu kanun teklifi, 13 Ekim 1923 tarihinde uzun görüşmelerden sonra çok büyük bir çoğunlukla kabul edildi. Kanun maddesi şudur: "Türkiye Devleti'nin başkenti Ankara şehridir."

"Bir yemek esnasında "Yarın cumhuriyet ilan edeceğiz" dedim. Orada bulunan arkadaşlar, derhal fikrime katıldılar. Yemeği bıraktık. O dakikadan itibaren nasıl hareket edileceği hakkında kısa bir program yaptım ve arkadaşları vazifelendirdim. Yaptığım programın ve verdiğim talimatın uygulanışını göreceksiniz."

ÖNCE BAŞKENT SEÇİLDİ: ANKARA

Cumhuriyet Nasıl Kuruldu?Bu arada İstanbul'un yeni mebuslarından bazıları, Refet Paşa başta olmak üzere İstanbul'un başkent kalması lüzumunu bazı misallere dayanarak ispat etmeye çalışıyorlardı.

Ankara'nın gerek iklim, ulaştırma araçları ve gelişme kaabiliyet ve istidatı ve gerekse mevcut tesisler ve kuruluşlar bakımından hiç de uygun elverişli olmadığını söylüyorlar ve "İstanbul'un başkent (Payitaht) olması lazımdır ve mutlaka olacaktır" diyorlardı.

Bu ifadeye dikkat olunursa, bizim "Başkent" tabirinden kastettiğimiz mana ile bu ifadelerde "Payitaht" tabirini kullananların görüşleri arasında bir fark görmemek mümkün değildir. Bundan dolayı, bu hususta zaten kesinleşmiş olan görüşümüzü resmi ve kanuni yoldan kabul ve ilan ettirerek (Payitaht) tâbirinin de yeni Türkiye Devleti'nde kullanılmasının manası ve yeri kalmadığını göstermek lazım geldi.

Hariciye Vekili İsmet Paşa, 9 Ekim 1923 tarihli bir maddelik bir kanun tasarısını Melis'e teklif etti. Altında daha 14 kadar kişinin imzası olan bu kanun teklifi, 13 Ekim 1923 tarihinde uzun görüşmeler ve münakaşalardan sonra çok büyük bir çoğunlukla kabul edildi. Kanun maddesi şudur: "Türkiye Devleti'nin başkenti Ankara şehridir."

YARIN CUMHURİYET İLAN EDECEĞİZ

Bir yemek esnasında "Yarın cumhuriyet ilan edeceğiz" dedim. Orada bulunan arkadaşlar, derhal fikrime katıldılar. Yemeği bıraktık. O dakikadan itibaren nasıl hareket edileceği hakkında kısa bir program yaptım ve arkadaşları vazifelendirdim. Yaptığım programın ve verdiğim talimlatın uygulanışını göreceksiniz.!

Cumhuriyet ilanına karar vermek için, Ankara'da bulunan bütün arkadaşlarımı çağırmaya ve onlarla görüşmeye ve münakaşaya asla lüzum ve ihtiyaç görmedim. Çünkü onların aslında ve tabii olarak benimle bu hususta aynı düşüncede olduklarından şüphe etmiyordum. Halbuki o sırada Ankara'da bulunmayan bazı kimseler yetkileri olmadığı halde, kendilerine haber verilmeden, fikir ve rızaları alınmadan Cumhuriyetin ilan edilmiş olmasını bize gücenme ve bizden ayrılma vesilesi saydılar. O gece birlikte bulunduğumuz arkadaşlar erkenden benden ayrıldılar. Yalnız İsmet Paşa Çankaya'da misafirdi. Onunla yalnız kaldıktan sonra bir kanun tasarısı hazırladık. Bu tasarıda 20 Ocak 1921 tarihli Teşkilat-ı Esasiye Kanunu'nun devlet şeklini tesbit eden maddelerini şu şekilde değiştirmiştim: Birinci maddenin sonuna "Türkiye Devleti, Büyük millet Meclisi tarafından idare olunur. Meclis, Hükümetin ayrıldığı idare kollarını icra vekilleri(bakanlar) vasıtasıyla yönetir. "

GÜÇLÜĞÜN GİDERİLME ZAMANI GELMİŞTİR

Öğleden sonra saat birbuçukta Parti Genel Kurulu yeniden Fethi Bey'in başkanlığında toplandı. İlk söz bendeydi. Kürsuye çıktım ve şu konuşmayı yaptım:

"Muhterem arkadaşlar, uğraştığımız meselenin çözümünde karşılaşılan güçlüğün sebebi bütün arkadaşlarca anlaşılmıştır kanaatindeyim. Eksiklik yanlışlık, takip etmekte olduğumuz usul ve şekildedir. Gerçeği şu ki, yürürlükteki Teşkilat-ı Esasiye Kanunu'muza göre bir hükümet kurmaya teşebbüs ettiğimiz zaman bütün arkadaşların her biri tek tek vekilleri ve Vekiller Heyeti'ni seçmek zorunda kalıyor. Hepimizin birden Vekiller Heyeti'ni seçmek zorunda kalmamızda görülen güçlüğün giderilmesi zamanı gelmiştir. Geçen dönemde de aynı şekilde güçlükle karşılaşılıyordu.

Görülüyor ki bu usul bazan birçok karışılıklara sebep oluyor. Yüksek heyetiniz bu güçlüğün giderilmesiyle beni görevlendirdiniz. Ben de bu arz ettiğim görüşten hareket ederek düşündüğüm şekili tesbit ettim. Onu teklif edeceğim. Teklifim kabul edilirse kuvvetli ve kendi içinde anlaşmış bir hükümet kurmak mümkün olacaktır. Devletimizin şeklini ve mahiyeti tesbit eden ve hepimiz için gaye olan Teşkilat-ı Esasiye Kanunu'muzun bazı noktalarını açıklığa kavuşturmak lazımdır. Teklif şudur dedikten sonra bilinen tasarıyı okutmak üzere katip beylerden birine uzatarak kürsüden ayrıldıldım.

Abdullah Azmi Efendi'nin "Meselenin önemi meydandadır. Görüşme devam etsin" diye yükselen itirazına rağmen görüşmenin yeterliği kabul olundu. Ondan sonra teklifin bütünü ve arkasından maddeleri birer birer okunarak görüşüldü ve kabul edildi.

Parti grubu toplantısına son verildi ve hemen Meclis toplantısı açıldı. Saat öğleden sonra altı idi. Kanun teklifi Kanun-i Esasi Encümeni (Anayasa Komisyonu) tarafından usulüne göre incelenerek tutanağı hazırlanırken, Meclis diğer bazı meselelerle meşgul oldu. Nihayet Başkanlık kürsüsünde bulunan Başkan Vekili İsmet Bey Meclis'e şu bilgiyi verdi:

YAŞASIN CUMHURİYET SESLERİYLE

"Kanun-i Esasi Encümeni, Teşkil-ı Esasiye Kanunu'nda değişiklikler yapılması hakkındaki tasarının öncelikle ve derhal görüşülmesini teklif ediyor. "Kabul!" sesleri üzerine tutanak okundu. Teklif olunduğu üzere görüşüldü. Nihayet kanun birçok konuşmacıların "Yaşasın Cumhuriyet!" sesleriyle alkışlanan konuşmalarıyla kabul edildi.

Ondan sonra, cumhurbaşkanı seçimi için mecliste oylamaya geçildi. Toplanan oyların neticesini başkanlık kürsüsünda bulunan İsmet Bey Genel Kurul'a şu şekilde bildirdi:

"Türkiye cumhurbaşkanlığı için yapılan oylamaya, yüzellisekiz kişi katılmış ve yüzellisekiz üye oy birliğiyle Ankara mebusu Mustafa Kemal Paşa hazretlerini cumhurbaşkanı seçmişlerdir."

Wireless Mac Adresi Filtreleme İşlemi Nasıl Yapılır?

Her network aygıtının onaltılık sayı sistemine göre bir mac adresi vardır. Wireless modeminizin mac adresi filtreleme sistemini kullanarak sadece istediğiniz network aygıtlarının networkü kullanmasına izin verebilir, veya istemediğiniz aygıtların mac adresini bloklayarak network’e erişimlerini engelleyebilirsiniz.

Ziyaretçiler Yada Misafirler İçin Özel Wireless Network Oluşturma

Evinize çok misafir mi geliyor? Ya da topluma açık bir mekan mı işletiyorsunuz? Cevabınız evet ise misafirlerinizle paylaştığınız wireless şifreleriniz sizin için bir tehlike oluşturma ihtimali vardır. Zira ziyaretçilere verdiğiniz wireless şifresi bilgisayarlarında kayıtlı kalır ve ziyatçilerinizin uğradığı herhangi bir saldırıda bu şifrelerin 3. Şahısların ellerine geçme olasılığı vardır. Bu durumun diğer kötü bir tarafı ise şifrenizi başkalarına verdikçe kendinizi güvende hissedemessiniz ve şifrenizi değiştirme ihtiyacı duyarsınız. Eğer kullandığınız modemin ziyaretçiler için ayrı bir network oluşturma ayarı var ise bu ayarı kullanarak networkunuzu kullanacak ziyaretçileri kendi networkünüzden tamamen izole edebilirsiniz.

Böylece ziyaretçilere paylaştığınız wireless şifrelerinizi devamlı değiştirme ihtiyacınız da ortadan kalkar.